Yıl 1933, Cumhuriyet henüz gencecikti. Osmanlı’da modern temsiliyeti sağlayan ilk üniversite olan Darülfünun, köklü tarihe sahip ancak çok genç olan ülkemizin bilimsel ihtiyaçlarını karşılamakta yetersizdi. Kurucu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün emri ile Türkiye’ye davet edilen İsviçreli Profesör Albert Malche’in Darülfünun hakkında hazırlayıp sunduğu rapor doğrultusunda ülkemizdeki ilk üniversite reformu gerçekleştirildi.
Yükseköğrenimde modernleşmeyi sağlayan 2252 sayılı Kanun 1933 yılında çıkartıldı. Takiben 31 Temmuz 1933’te Darülfünun kapatılarak, 1 Ağustos 1933’te İstanbul Üniversitesi Tıp, Hukuk, Edebiyat ve Fen Fakülteleri ile birlikte kuruldu. Bu dönüşümle beraber Darülfünun içerisinde Kurtuluş Savaşı’na, Cumhuriyet devrimlerine ve Anadolu direnişine karşı muhalefet eden, pozitif bilimden uzak metafiziğe dair konular ihtiva eden dersler veren hocalar kurumdan uzaklaştırıldı. Aynı zamanda bu devrim Almanya’daki zulümden kaçan bilim insanlarının Türkiye’ye sığındığı döneme denk gelir. Darülfünun’dan uzaklaştırılan hocalardan arınan kadrolara Alman, Macar, Avusturyalı profesörler getirildi. Böylece bu beyin göçü ülkemiz tarafından bir atılım fırsatına dönüştürüldü.
Türkiye’ye göç eden bilim insanlarının en ünlülerinden biri de şüphesiz ki Curt Kosswig’tir. Kosswig üzerindeki politik baskıdan dolayı Almanya’yı terk etmiş ve hakkında çıkartılan tutuklama emrinden hemen birkaç saat önce ülkemize doğru yola çıkmıştır. Vardıktan sonra İstanbul Üniversitesi Zooloji Kürsüsü’nde görev alacak olan Kosswig, İstanbul’a vardığında kaleme aldığı bir mektupta geçen şu satırlarla neden bu yazının konusu olduğuna dair ilk ipucunu hemen vermiştir:
“… Enstitü, Süleymaniye Camii’nin yanında, konumu harika. Pera, Boğaz, Marmara ve Haliç’ten Asya’ya kadar geniş bir bakış alanını kapsıyor. Üzerinde kara çaylaklar çığırarak dolanmakta. Enstitü, güzel ve temiz ama biraz ufak. Ayrıca ahırları ve akvaryumu inşa etmem gerek. Çok iş. Ama değerini bilmeye hazırlar.”
[Not: Kara çaylak (Milvus migrans) ülkemizde yerli, kış göçmeni ve geçit kuşu statülerinde bulunan yırtıcı bir kuş türüdür.]
Kosswig ülkemizde memeliler, kuşlar, sürüngenler, amifibiler, balıklar, böcekler ve çok sayıda omurgasız hayvan gruplarından örnekleri toplamıştır. Bu örneklerin teşhisleri ile bilim dünyası için birçok yeni tür keşfedilmekle beraber ülkemizin biyoçeşitlilik bilgisine de ciddi katkılar koyulmuştur. Kosswig, eşi Leonore ve fotoğrafçı Cafer Tayyar Türkmen çok ciddi zorluklar içerisinde Anadolu boyunca yolculuk yapmış; bu zengin coğrafyanın canlılığını gözlemlemiş ve kayıt altına almışlardır. Kosswig’in bu küçük ekibinin dışında çok sayıda öğrencisi ve kalabalık bir ekibi olmuştur. O ve ekibinin en önemli katkıları arasında çok sayıda yeni türü tanımlamaları, kelaynakların Birecik’te yaz göçmeni olduğu ve kuluçkaya yattığını keşfetmeleri, Manyas Kuş Cenneti Milli Parkı’nı keşfetmeleri ve korunan alan ilan ettirmeleri, Türkiye Deniz Balıkları Takvimi’ni oluşturmaları sayılabilir. Tüm bu adımlar ve oluşturdukları bilgi birikimi ülkemizde bugün doğa korumanın temellerinin dayandığı mihenk taşlarıdır.
Türkiye’de yaşadığı 17 yıl boyunca keşifleri ile Türkiye biyoçeşitliliğine inanılmaz katkılar koymuş, farklı disiplinlerden binlerce öğrencinin derslerine girerek bilimsel vizyonunu yurttaşlarımıza aktarmış ve ülkemize zooloji biliminin altın yıllarını yaşatmıştır.
Cumhuriyet’in 100. Doğum Günü’nde hem Cumhuriyet’e hem de Curt Kosswig’e bizlere sunduğu tüm kazanımlar için sonsuz bir teşekkürü borç biliriz.
Bu yazı aşağıdaki kaynakların yalın bir harmanından oluşturulmuştur.
Erdem, A. R. & ATATÜRK, M. K. (2012). Atatürk’ün Liderliğinde Üniversite Reformu: Yükseköğretim ve Bilim Tarihimizde Dönüm Noktası. Belgi Dergisi, (4), 376-388.
Mahsereci, N. (2005). Bu Topraklardan Curt Kosswig Geçti. Bilim ve Gelecek, 21 Kasım 2005, Sayfa 24-44.
Namal, Y., & Karakök, T. (2011). Atatürk ve Üniversite Reformu 1933. Yükseköğretim ve Bilim Dergisi, (1), 27-35.