Search
Close this search box.
Back

Amaç Korumak mı Yoksa Turizm Alanları Yaratmak mı?

Basına ve kamuoyuna,
Sivil toplum kuruluşlarının ve konuyla ilgili bilim insanlarının itirazlarına rağmen Uludağ Alan Başkanlığı’nın kurulmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi, 26 Ocak 2023 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe kondu. Kararname ile 2040 hektarlık kısım, milli park statüsünden çıkarıldı ve yönetimi Alan Başkanlığı’na verildi.
İlk milli parkımız 1958 yılında ilan edilmiş, Uludağ Milli Parkı ise bundan sadece üç yıl sonra 1961 yılında ilan edilmiştir. Ülkemizin 5. Milli Parkı olan Uludağ barındırdığı biyolojik çeşitlilik ve peyzaj değerleri bakımından ülkemizin sahip olduğu en kıymetli alanların başında geliyor. Bilim insanlarının yaptığı araştırmalar, Uludağ’ın uluslararası ölçütlere göre önemli doğa alanı (ÖDA) ve önemli bitki alanı (ÖBA) ve önemli kuş alanı (ÖKA) özelliklerini taşıdığını gösteriyor. Uludağ bu üç özelliğin bir arada bulunduğu nadir alanlarımızdan biri.
Milli Park sınırları içerisinde 308 bitki türü tespit edilmiş; bunlardan 169’u Türkiye’ye endemik, yani yeryüzünde Türkiye’nin dışında başka yerde yok. 32’si ise yeryüzünde sadece Uludağ’da bulunuyor, yok olduğunda yeryüzünden yok olmuş olacak. Ülkemizde sadece birkaç noktada az sayıda görülen nadir bir kelebek türü olan Apollo Kelebeği yaşıyor. Sayıları giderek azalan sakallı akbaba ve kaya kartalının üreme popülasyonlarını barındırıyor. Uludağ, paçalı baykuşun Türkiye’de yaşadığı bilinen birkaç yerden biri, kızıl akbaba, çakırkuşu, küçük kartal, bıyıklı doğan ve gökdoğanın alanda ürediği tahmin ediliyor. Çok değerli bir orman ekosistemi ve çok kıymetli içilebilir su kaynaklarına sahip.
Bu özelliklerinden dolayı Uludağ ilk milli parklarımızdan biridir. Kanunun gerekçesinde de alan “eşsiz” olarak nitelendiriliyor. Ve bu eşsiz değer 61 yıldır milli park olduğu için korunabilmiş ve hala eşsiz olarak nitelendirilebiliyoruz. Peki Uludağ’da ne yapılmak isteniyor? Yüksek sesle ifade edilmese de yapılan değişiklikle bu eşsiz özelliklere sahip alanın “2040 hektarını korumayalım” gerek yok deniyor. Bu alan başkanlığı ne menem bir şey ki ilan edilen diğer yerlerde Çevre, Şehircilik ve İklim değişikliği Bakanlığına bağlı, ancak Uludağ Alan Başkanlığı Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı. Sadece bu yaklaşım bile amaçlanın alanın doğal değerlerinin korunması olmadığını, amacın turizm yatırımları olduğunu gösteriyor.
Yetkililere, özellikle de Bursalılara sesleniyoruz:
 
“Uludağ’ı kaybetmek kolay; milli park sınırlarını daraltırsınız, turizme açarsınız, oteller, yollar yaparsınız ve kaybedersiniz. Kaybettiklerinize pişman olup geri kazanmak isterseniz, bunu yapabilir misiniz? Kaybettiğiniz canlıları, yeryüzünde başka yerde bulunmayan bitki türlerini geri getirebilir misiniz? Kaybettiğiniz su kaynaklarını geri getirebilir misiniz? İşte maalesef bu mümkün olmuyor!”
Telafisi mümkün olamayacak zararlara meydan vermemek için bu uygulamadan vaz geçmelerini talep ediyoruz!
Doğa Araştırmaları
Doğa Araştırmaları
https://dogaarastirmalari.org.tr